Bayramda İstanbul: Zengin bir tarihe ve eşsiz lezzetlere dalmak….
Atilla Dorsay’ın 4 Eylül 2017’de T24 haber sitesinde yer alan yazısından bir bölüm. Yazının tamamı için T24 sitesini lütfen ziyaret ediniz.
Şahane lezzetler mekânı
Eminönü ve Sirkeci’de hoş bir gezi yaptık, açık olan tezgâhlardan ucuz şeyler aldık. Ve ver elini Edirnekapı. Kaç zamandır özlediğim Kariye Müzesi…Bizans mozaik sanatının dünya çapındaki dorukları. Ve inanılmaz bir kalabalık eşliğinde, o resim sanatına yaklaşan taş işçiliği ve bin bir inceliği yeniden gözlemlemek…
Vaktiyle bu tarihi semti onarıp ayağa kaldıran Çelik Gülersoy’u bol bol anarken, yanı başındaki Kariye Otel’de yemek yedik. O modern efsane Asitane Lokantası’nda…
1991’de açılan ve eski Osmanlı saray mutfağını yeniden hayata döndürme misyonunu büyük başarıyla yerine getiren bu sakin ve huzurlu mekânda yine çok mutlu olduk. Her yemeğin eski saray defterlerine göre ilk yapılış tarihini de içeren zengin mönüden ben önce Gerdaniye yedim: ‘Sebze ve baharatlarla lezzetlendirilmiş beyinli kuzu gerdani sarması’. Yani bir tür leziz ‘pate’.
Ana yemeğim Kavun Dolması (1539) idi. Yani ‘dana ve kuzu eti, pirinç, baharatlar, badem, dolmalık fıstık ve kuşüzümü ile doldurulmuş fırında kavun’. Hepsi eski reçetelerden derlenmiş özel şuruplar eşliğinde. Bir şölen…
Kavun dolmasını kaşıklarken
Kavun dolmasını kaşıklarkenEşim ise ana yemeğini Mutancana olarak seçti (o da 1539 defterinden). Yani ‘kayısı, Rezaki üzümü ve bademle kısık ateşte pişirilmiş kuzu yahnisi’. Ayrı bir lezzet…. Sonra biraz daha dolandık. Eski Bakırcılar Çarşısı, oradan arabayla Mercan yokuşu ve Haliç’e iniş. Ve eve dönüş.